Amazon’un Solan Kelebekleri

Amazon’un Solan Kelebekleri

Amazon yağmur ormanları yeryüzündeki yaşamın en renkli, en karmaşık sahnelerinden biri. Milyonlarca yıldır sayısız türün birbirine dokunduğu, renklerin, seslerin ve hareketin hiç eksik olmadığı bir ekosistem. Ancak son yıllarda bu renkli dünyanın paleti yavaş yavaş soluyor. Yakın zamanda yapılan bilimsel bir araştırma Amazon’daki kelebeklerin kanat renklerinde belirgin bir azalma olduğunu ortaya koyuyor. Neden mi?

Kelebekler Renklerini Kaybediyor

Brezilya’da yapılan kapsamlı bir araştırmada bilim insanları yıllar boyunca farklı bölgelerde yüzlerce kelebek türü topladı. Bu kelebeklerin bir kısmı hâlâ doğal ormanlarda yaşıyordu, diğerleri ise endüstriyel okaliptus plantasyonlarında.

Renkleri, parlaklıkları ve yansıtıcılık özellikleri özel cihazlarla ölçüldü. Sonuç çok netti. Doğal ormanlarda yaşayan kelebeklerin kanatları canlı ve doygun renklere sahipken, okaliptus plantasyonlarındaki kelebeklerin renkleri belirgin şekilde solmuştu.

Peki Neden?

Kelebeklerin renkleri, milyonlarca yıllık evrimin ürünü. Her desenin, her parlak tonun bir amacı var.

Parlak renkler, eş seçmede avantaj sağlıyor. Karmaşık desenler, avcılardan saklanmak için kamuflaj görevi görüyor. Işığa bağlı renk değişimleri, yön bulmalarına yardımcı oluyor.

Ancak bu karmaşık renk dili yalnızca karmaşık ekosistemlerde işe yarıyor. Okaliptus plantasyonları gibi tek tip ortamlarda bu sistem çöküyor. Ormanlar tek tipe dönüştüğünde yaşam da tek renge bürünüyor. Tıpkı Sanayi Devrimi döneminde, İngiltere’nin sanayi şehirlerinde kararan duvarlara uyum sağlamak için rengi koyulaşan “isli güve” gibi. Bugün de kelebekler, insanların kurduğu bu tekdüze dünyaya ayak uydurmak için soluyor.

Araştırmaya göre, bu alanlarda ışık çok sert, hava çok kuru, bitki örtüsü zayıf ve toprak canlısız. Böyle bir ortamda, renkli türler dikkat çekici hâle geliyor. Avcılar için kolay hedef oluyorlar. Dolayısıyla zamanla, parlak olan türler yok olurken, mat ve sade türler ayakta kalıyor.

Discoloration

Bilim insanları bu olguya “discoloration” adını veriyor. Yani doğanın renk kaybı. Ve bu sadece Amazon’la sınırlı değil. Bugün dünyanın dört bir yanında doğa yavaş yavaş renklerini yitiriyor. Mercan resifleri beyazlıyor. Okyanuslar mavi tonlarını kaybedip yeşile dönüyor. Kutup bölgelerinde gökyüzü hava kirliliğiyle daha solgun hâle geliyor. Şehirlerde gökkuşaklarının görünme sıklığı azalıyor. Renk kaybı, ekolojik işlev kaybının fiziksel bir göstergesi.

Ekosistemin Dili: Renk

Bir ormanın, bir gölün ya da bir çiçeğin rengini düşün. Renk, aslında canlılar arasındaki iletişimin bir parçası. Kelebeklerin kanatlarındaki desenler, kuşların tüylerindeki yansımalar, balıkların pullarındaki parıltı… Hepsi, yaşamın dili.

Bu dilin zenginliği, ekosistemin karmaşıklığını gösteriyor. Ne kadar çok renk, o kadar çok tür; ne kadar çok tür, o kadar güçlü bir yaşam ağı.

Ama doğa sadeleştikçe, renk de sadeleşiyor. Ormanlar tek tip hâle geldiğinde, yaşam da tek tipe dönüşüyor.

Amazon’da Renklerin Azalması Ne Anlama Geliyor?

Amazon dünya oksijeninin, su döngüsünün, iklim dengesinin kalbi. Kelebekler burada yalnızca bir ayrıntı gibi görünse de aslında ekosistemin nabzını tutan göstergeler.

Araştırmaya göre, okaliptus plantasyonlarının bulunduğu alanlarda kelebek tür sayısı %60 azalmış. Renk çeşitliliği ortalama %45 oranında düşmüş. Mavi ve kırmızı pigmentlere sahip türler neredeyse tamamen kaybolmuş.

Yani sadece tür sayısı değil, renklerin kendisi de yok oluyor. Ve bu yalnızca bir “görsel kayıp” değil. Çünkü bir kelebek türü yok olduğunda onun tozlaştırdığı bitki türü de azalıyor; o bitkiyle beslenen kuş, o kuşla beslenen başka bir canlı da. Zincir böyle uzayıp gidiyor.

“Yeşil” Gerçekten Yeşil mi?

İşin ironik yanı şu: Okaliptus plantasyonları, uzaktan bakıldığında yemyeşil görünüyor. Bir helikopterle Amazon üzerinde uçsan, bu alanları orman sanabilirsin. Ama aslında bu, doğanın plastik versiyonu gibi.

Tek bir tür ağaç, aynı boy, aynı yaprak formu, aynı gölge. Altında neredeyse hiç bitki yok. Kuş sesi az, böcek sesi az. Yani evet, yeşil; ama ölü bir yeşil.

Bir Umut Işığı

Araştırma ekibi yine de umutlu. Çünkü doğal orman parçaları hâlâ var. Ve bu parçalar, çevresindeki bozulmuş alanlar için birer renk kaynağı gibi çalışıyor. Eğer bu alanlar korunur ve genişletilirse, kelebek popülasyonları yeniden renklenmeye başlayabiliyor.

Yani renkler tamamen kaybolmadı, sadece sessiz bir şekilde geri çekiliyorlar.

Bu noktada yapılması gereken, endüstriyel orman anlayışını yeniden düşünmek. Yerel bitkileri yeniden ekmek, biyoçeşitliliği desteklemek, tek tip ormanlar yerine karma ekosistemleri teşvik etmek gibi küçük adımlar bile fark yaratabiliyor.

Bazı insanlar “renksiz doğa”yı sadece estetik kayıp olarak kabul eder. Ama renksizlik ekolojik bir çöküşün habercisi. Ormanda uçan bir kelebek ne kadar parlak olursa, çevresindeki çeşitlilik, mikro habitat mozaikleri, bitki örtüsü, nem dengesi de o kadar zengin demektir. Kelebeğin kanadındaki kırmızı ya da mavi lekeler ancak karmaşıklık içeren bir arka planla anlam kazanır. Arka plan düzleşince o renkler anlamsızlaşır ve susturulur.

Aslında, doğa bize sessizce söylemeye çalışıyor: “Ben hâlâ buradayım, ama sesim azalıyor.”

Kaynaklar

The Guardian “As forests are cut down, butterflies are losing their colours” https://www.theguardian.com/environment/2025/oct/06/butterflies-losing-colour-cutting-down-tropical-forests-aoe

Spaniol, R. L., Mendonça, M. de S., Jr., Hartz, S. M., Iserhard, C. A., & Stevens, M. (2020). Discolouring the Amazon Rainforest: How deforestation is affecting butterfly coloration https://link.springer.com/article/10.1007/s10531-020-01999-3