Geleceğimizi tüketen lineer ekonomi modeli yani al-kullan-at sistemi kaynakların hızla tükenmesine ve çevresel problemlerin artmasına yol açıyor. Lineer ekonominin sebep olduğu kayıpları onarmanın çaresi ise döngüsel ekonomi (circular economy) olarak görülüyor. Bu yazımızda lineer ekonomi canavarından ve döngüsel ekonominin kurtarıcı formülünden bahsedeceğiz.
Dünya savaşlarında cephane ihtiyacını karşılamak için pek çok fabrika kuruldu. Savaş bitince “Bu fabrikaları ne yapacağız, onca yatırım çöpe mi gidecek?” sorusu gündeme geldi. Çözüm olarak savaş fabrikaları günlük tüketim ürünlerini üretecek şekilde entegre edildi.
Firma sahipleri savaştan çıkan ve karneyle alışveriş yapmaktan usanan halkı hedef alan, tüketimi teşvik eden kampanyalara başladı. Sonuç olarak hiçbir kısıtlama olmadan, yarını düşünmeden harcama yapmayı cazip gösteren lineer ekonomi modeline geçildi. Herkes evini baştan aşağı döşedikten sonra fabrikatörler yeni bir sorunla karşılaştı: Şimdi ne yapacağız?
Hiç dikkatinizi çekti mi? 20 yıl önce alınan bir tekstil ürünü veya elektronik eşya bugün hâlâ kullanılabiliyor. Buna karşın yeni giysiler 2 yılı zor görüyor. Yeni beyaz eşyalarsa yaygın olarak 10 yıl sonra hurdaya çıkıyor. “Ne varsa eskilerde var.” lafı boş değil çünkü o zamanki fabrika ürünleri bile uzun ömürlü ve kaliteli malzemelerden yapılıyordu. Peki şimdi ne değişti?
Bir aileye 20 yılda 1 makine satmak fabrika sahiplerinin hoşuna gitmedi. Bunun yerine daha kalitesiz ve çabuk bozulan ürünler üretmeye başladılar. Onların cebi doldukça atık sorunu büyüdü, kaynaklar tükenmeye başladı. Fakat lineer ekonominin sebep olduğu sorunlar, müşterilerini etkilediği kadar fabrikatörlere dokunmadığı için umursamadılar ve tüketimi teşvik eden kampanyalara şiddetle devam ettiler.
Bilinçlenen tüketicilerin artan tepkileri sonucunda bazı firmalar “yeşil yıkama” başlığı altında yani çevrecilere “sus payı” verecek kadar döngüsel ekonomiye geçmeye başladı. Göstermelik bu eylemler yeterli olmasa da gelecek için umut vadediyor çünkü sürdürülebilir gelecek neredeyse tamamen döngüsel ekonomiye bağlı.
Sürdürülebilir bir model olan döngüsel ekonomi kullan-at felsefesinin tersini savunuyor. Ürünlerin ömrünü uzatmayı ve yeniden kullanmayı ön planda tutuyor. Atık oluşturmadan üretim yapmak, kaynakları verimli kullanmak, az olsa da oluşan atığı değerlendirmek döngüsel ekonominin temelini oluşturuyor.
Bir ürünün çevresel etkisinin %80'inden fazlasının tasarım aşamasında belirlendiği ön görülüyor. Döngüsel ekonomi modelindeyse tasarım aşamasından itibaren geri dönüşmeyen atıklar asgari seviyede tutuluyor. Dolayısıyla kullanım ömrünü uzatan kaliteli ve mümkün olduğunca geri dönüştürülmüş ham maddeler tercih ediliyor.
Ürünler, kullanım ömrünün sonunda çöpe gitmek yerine onarılabilicek veya yeniden kullanılabilecek şekilde tasarlanıyor. Bu sayede kaynakların döngüde kalması sağlanıyor ve yeni ham madde için kaynak çıkarma ihtiyacı azalıyor. Yeniden kullanılabilen, yükseltilebilen ve onarılabilen ürünlere geçiş, atık miktarını düşürüyor. Azalan çöp yığınları şehirlerin atık yönetim maliyetlerini ve depolama alanlarını küçültüyor. Bu da daha fazla yeşil alanın kazanılmasına yardımcı oluyor.
Avrupa Çevre Ajansı'na göre endüstriyel süreçler ve ürün kullanımı AB'deki sera gazı emisyonlarının %9,10'undan, atık yönetimiyse %3,32'sinden sorumlu.
Döngüsel ekonomi, ham madde ihtiyacını dolayısıyla doğal alanların ve biyoçeşitliliğin tahribatını azaltıyor. Bu kaynak tedariği, işleme ve lojistik sırasında açığa çıkan sera gazı salımlarını büyük ölçüde önlüyor. Ekonomik açıdansa ham madde ihracatını düşürerek diğer ülkelere olan bağlılığı büyük ölçüde bitiriyor.
Sonuç olarak hem kısa vadede hem da uzun vadede daha refah bir gelecek için döngüsel ekonomiye geçmemiz gerekiyor.
· https://www.history.com/news/post-world-war-ii-boom-economy
· https://www.eib.org/en/stories/linear-economy-recycling