Bir Tişörtün Üretimi: Sıfırdan Dolaba

Bir Tişörtün Üretimi: Sıfırdan Dolaba

Moda endüstrisinin hızla gelişmesi ve büyümesiyle birlikte kısa zaman aralıklarıyla sürekli değişen moda akımları, giysi üretimini 2 kat daha artırmış durumda. Giysi üretiminin artmasıyla moda ve tekstil endüstrisi yeryüzüne en çok zarar veren sektörlerin arasında yer alıyor.

Son istatistikler satın alınan giysilerin kullanım süresinin eskiye oranla %36 azaldığını gösteriyor.[1] Kullanımı 1 yılı tamamlanmadan atılan ya da gardırobun bir köşesinde unutulmaya yüz tutan giysilerin artışı, ekolojik sisteme tahmin ettiğimizden daha çok zarar vererek yeryüzünde geri dönüşü olmayan bir hasar bırakıyor.

En Çok Tişörtleri Satın Alıyoruz

Sıcak yaz aylarında kullanım kolaylığından dolayı sıklıkla tercih ettiğimiz ve gardırobumuzda sayısı en çok olan giysilerimizin başında ise tişörtler geliyor. Ortalama her bir kişinin gardırobunda minimum 10 tişört olduğu tahmin ediliyor ve dünya çapında her sene 2 milyardan fazla tişört satın alınıyor.[2]

Tişört üretiminde çoğunlukla pamuk kullanılırken bazen polyester karışımı da tercih ediliyor. Pamuk geri dönüşebilen bir ham madde olsa da üretim aşamasında çok fazla suya ihtiyaç duyuyor ve kendi ağırlığının 20 katı fazla su emebiliyor. Bir tişört üretiminde İhtiyaç duyulan pamuğun yetişmesi için ise 2.700 litre su kullanılıyor. Yapılan araştırmalar, bir kişinin 2 sene boyunca içeceği su miktarının tek bir tişört üretiminde harcandığını gösteriyor. [3]

Hikayenin Arka Planı

Pamuk yetiştirme sürecinde böcekleri azaltmak için kullanılan ilaçlamalar hem toprağın hem de nehirlerin büyük ölçüde kirlenmesine sebep oluyor. Bunun dışında pamuk tarlalarında çalışan çoğu çiftçi akciğer kanseri ve çeşitli cilt sorunları nedeniyle hayatları boyunca sağlık problemleriyle mücadele etmek zorunda kalıyor.[4]

Tişört üretim faktörlerleri arasında boyama işlemi suyu en çok kirleten aşamalardan biri oluyor. İşlem bittikten sonra zararlı kimyasal atıklar nehirlere ya da kanallara karışıyor. Araştırmalar, boyama sırasında her yıl 2 milyon Olimpik yüzme havuzunu doldurmaya yetecek kadar su kullanıldığını gösteriyor.

Bir tişörtün üretiminde %70 oran çevreye verdiği zararı, nakliye aşamasında ortaya çıkan küresel sera gazı emisyonlarının %10'u ise havaya verdiği zararı oluşturuyor.[5] Tedarik aşamasında uluslararası tüm uçuşlarda ve deniz ulaşımında daha fazla karbonun atmosfere salınması da yine havaya ve çevreye verdiği bir diğer zarar oluyor.

Ne Yapmalıyız?

Tüm bu süreci göz önünde bulundurduğumuzda moda ve tekstil endüstrisinin “sıradan bir tişörtün” üretim sürecinde bile çevreye ve insana verdiği zararın ne kadar fazla olduğunu görüyoruz.

Modanın renkli ve cazibeli dünyası, her sezon yenilenen trendlerle bizi alışverişe teşvik ediyor. İçinde bulunduğumuz bu tüketim çılgınlığı yeryüzünü ve kaynaklarını her geçen gün daha çok tüketmeye yol açarken bizi farkında olmadan kendi sonumuza doğru götürüyor.

Bir tişörtün üretim faktörlerini incelediğimizde hikayenin arka planının mağazalardaki vitrinler kadar renkli ve ihtişamlı olmadığını görüyoruz. Bu durum sadece tişört için değil hızlı moda akımının içerisinde üretilen tüm kıyafetler için geçerli. Bu nedenle yeni bir kıyafet satın almadan önce ona gerçekten ihtiyacımız olup olmadığını sorgulamak hem kendimiz hem de çevremiz için akıllıca bir adım olabilir. Sürdürülebilir bir moda için temiz ikinci el kıyafetler satın almanın veya elimizde var olan kıyafetleri dönüştürmenin de oldukça iyi bir seçenek olduğunu söylemeden geçmeyelim.