Cumhurbaşkanlığı tarafından yayınlanan çalışmaya göre Türkiye’yi derinden sarsan Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerde 1 milyon 520 bin binada inceleme tamamlandı. Yapılan çalışma sonucunda tamamı ve bir kısmı yıkılan ya da yıkılmasına karar verilen binalardan çıkacak deprem enkazının yaklaşık 70 ila 85 milyon metreküp arasında olacağı belirlendi. Afet atıklarının 1 metreküpü yaklaşık 1,8 - 2 tona karşılık geldiği için Kahramanmaraş merkezli depremlerde ortaya çıkan atığın 140 - 170 milyon ton arasında olması bekleniyor. Rakamlar, enkazlar doğru şekilde değerlendirilmezse çevreye korkunç bir etkisi olacağını söyleyebilmek için oldukça yeterli.
Deprem enkazının çevreye etkilerine geçmeden önce içinde ne olduğunu bilmekte fayda var. Deprem atıkları; çelik, demir, cam, ayna, seramik, ahşap, plastik, beton, sıva, tuğla, alçı, yer ve çatı kaplamaları, dekorasyon malzemeleri, tesisat ve altyapı malzemeleri, camyünü, taşyünü, köpükler gibi yalıtım malzemeleri, mobilyalar, giyim ürünleri, evsel ve kimyasal atıklar olarak sıralanabilir (1).
Tüm bu malzemeler içinde çevreye en büyük tehlikeyi ise eski binalarda kullanılan asbest içerikli yalıtım malzemeleri ve diğer inşaat ürünleri oluşturur. Türkiye’de asbest kullanımı her ne kadar “25 Ocak 2013 tarih ve 28539 sayılı Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik” ile yasaklansa da yıkılan çoğu bina bu yıldan daha öncesine ait. Bu nedenle tehlikenin büyüğünü insan sağlığına zararlı asbest oluşturur (2).
İyi bir yalıtım malzemesi olması nedeniyle uzun süre yararlanılan asbest kalorifer kazanlarından tavan kaplamalarına kadar birçok farklı alanda kullanılır. İnorganik bir madde olan asbest lifli yapıda olduğu için insan vücuduna solunum yolu ile girer ve bu durum asbestozis ve akciğer kanserine neden olur. İşin en korkutucu yanı da asbestin solunduğu anda değil ancak 10-40 yıl gibi uzun sürelerde hastalığa neden olmasıdır. Bu nedenle önlem almak için çok geç olabilir (2).
Asbest içeren binaların yıkımının kontrollü, korunaklı ve profesyonel ellerde yapılması gerekir. Yaşanan doğal afet neticesinde ise birçok asbest içeren bina kontrolsüzce yıkılmıştır. Bu durum sadece yıkım sırasında orada olanları değil, bölgeye daha sonra gelenleri de etkileyecek bir tehlikeye dönüşür. Çünkü asbestin havada uzun süre asılı kalması ve rüzgarla farklı bölgelere taşınması çevredeki insanların da hayatını tehlikeye atar.
Depremde yıkılan binaların sadece molozları değil içerisinde saklanan materyaller de tehlikelidir. Özellikle hastaneler, eczaneler, fabrikalar, atölyeler ve tarım yapılan alanlarda yüksek oranda kimyasal içeren malzemeler saklanır. Bu kimyasalların toprağa, suya ve havaya karışması bölgedeki canlı yaşamını ve insan hayatını tehlikeye atar.
Depremden etkilenen iller ve çevre illerin doğasının ve yaşanabilirliğinin korunması için alınacak önlemler profesyonel planlanmalıdır. Ortaya çıkan hafriyata ne olacağı, nerede ve nasıl depolanacağı, nasıl toplanacağı uzmanların planlaması ile belirlenmelidir.
“Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği” ile hafriyatların depolanması önerilir. Fakat Kahramanmaraş depremlerinin yarattığı yıkım göz önüne alındığı zaman acil ve hızlı davranmak gelecek için sorunlara neden olabilir.
Biyolojik ve kimyasal atıkların depolama alanları ve depolanma şekli diğer atıklardan farklı planlanmalıdır. Hafriyatlar türüne göre ayrılmalı, geri dönüştürülebilecek olan malzemeler dönüştürülmelidir.
Hafriyat döküm alanları tarım bölgelerine, sulak alanlara ve insanların yaşadığı şehirlere uzak seçilmelidir. Hafriyat depolama sırasında toksin içeren maddeler sızdırmaz şekilde saklanmalıdır. Toprağa ve suya kimyasal ve toksinlerin karışması önlenmelidir.
Hafriyatlar koruma giysileri giyen görevliler tarafından solunmadan kamyonlara yüklenmeli, hava almayan üstü kapalı şekilde taşınarak asbest yayılımı engellenmelidir.
Kamu, özel sektör ve yerel yönetimler iş birliği ile STK’lardan da destek alınarak projeler oluşturulmalıdır. Sürdürülebilirlik ve çevrenin korunması için geri dönüşüm tesisleri kurulmalıdır. Geri dönüşüm ürünleri ücretle satın alınarak bölgede kalan halk için de istihdam alanı yaratılabilir.
Molozların tekrar inşaat yapımında kullanımı “Geri kazanılmış agrega (GKA)” hakkında çalışmalar yürütülerek deprem atıklarının değerlendirmeye uygun olanları yeniden kaynak tüketmeden geri kazanılmalıdır.