Sürdürülebilir bir gelecek için pek çoğumuz plastik yerine ahşap, cam veya metal bazlı ürünleri tercih ediyoruz. Ancak bunlar plastik kadar hafif ve esnek olmadığı için her ürüne uyarlanamıyor. Bu noktada ise alternatif olarak silikon devreye giriyor.
Esnekliği, yapışmazlığı ve ısı direnci gibi özellikler, silikonun hayatımızın pek çok noktasında yer almasına sebep oluyor. Mutfak ve banyoda yaygın olarak kullanılan silikon, beraberinde bazı sorular da getiriyor. Bu yazımızda silikonla ilgili merak edilen detayları, plastikle birlikte ele alacağız.
Arama motoruna “Silikon nedir?” yazdığınızda karşınıza iki farklı bilgi çıkar. Birisi silikonu “doğal”, diğeri ise “yapay” olarak tanımlar. Bu çelişki “Silicone” ve “Silicon” kelimelerinin birbiriyle karıştırılmasından kaynaklanır. “Silicon”, doğal bir element olan silisyum anlamına gelir. “Silicone” ise silikon maddesini ifade eder.
Silikon üretim işlemi silika ile başlar. Saf silisyumu elde etmek için silis kumu (kuvars kumu olarak da adlandırılır) 1400˚C'ye kadar ısıtılır. Daha sonra çeşitli kimyasal reaksiyonlarla metil klorosilanlar elde edilir. Bunu hidroliz, damıtma ve polimerizasyon işlemleri takip eder. Son aşamada elde edilen silikon polimerler, kullanım amacına göre (akışkan, esnek, veya sert) çeşitli kimyasallarla birleştirilir.
Silikon, hem doğal hem de yapay elementler içeren hibrit bir malzeme iken plastik tamamen insan yapımıdır. Plastiğe kıyasla silikon, daha sürdürülebilir olsa da bazı olumsuz yönleri de vardır.
Ham madde: Plastiğin ham maddesi olan petrol, tükenen bir kaynaktır. Silika ise yer kabuğunun %27,7’sinde bulunur. Ayrıca petrol gibi pahalı kazılar da gerektirmez. Bu yüzden silikaya ulaşmak daha kolay ve ekonomiktir.
Parçalanma: Plastik atıkların doğada yok olması en az 20 yıl sürer (market poşeti). Fakat güneş, deniz tuzu ve rüzgar gibi etkenler nedeniyle küçük parçacıklara ayrılır. Gözle görülemeyen mikroplastikler zaman içerisinde insan dahil çeşitli organizmaların vücuduna girer. Oysa silikon, dirençli bir malzeme olduğundan doğal etmenlerle mikro parçalara ayrılması neredeyse imkansızdır.
Geri dönüşüm: Kullan-at ürünler, streç film ve ürün ambalajlarında kullanılan plastiklerin geri dönüşümü için özel ekipmanlar gerekir. Bu yüzden genellikle geri dönüşüm sistemine dahil olamazlar. PET gibi bazı plastikler geri dönüştürülebilirken silikon için böyle bir istisna yoktur. Silikonların geri dönüşümü yalnızca belli işletmelerde yapılabilir.
Zararlı kimyasallar: Dayanıklılığı arttırmak için çoğu plastiğe ftalatlar, BPS ve BPA gibi zararlı kimyasallar eklenir. Silikon ise bu gibi zararlı kimyasalları içermez.
Toksik etki: Plastik ambalajlardan gıdalara geçen kanserojen maddelerin varlığı araştırmalarla kanıtlandı. Silkon bu konuda daha masum görülse de siloksanların yağlı gıdalara sızdığını gösteren bazı çalışmalar var. Fakat bir araştırmada da bu oranının sağlık tehlikesi oluşturacak seviyede olmadığı saptandı. Sonuç olarak silikonun gıdayla etkileşimi hakkındaki bilgiler çok sınırlı. Bu yüzden silikon kapları kullanmadan önce sıcak suyla temizlemeniz ve gıda hazırlarken üreticilerin belirttiği en yüksek ısı değerini aşmamanız tavsiye edilir.
Kullanım ömrü: Pek çok plastik ürün tek kullanımlıktır. Saklama kabı gibi daha uzun ömürlü plastikler olsa da bunlar kısa süre içinde çizililip, deforme olduğu için bertaraf edilmelidir. Silikon ise daha dayanıklı ve esnek olduğundan kullanım ömrü daha uzundur. Dolayısıyla silikon atık miktarı, plastiğe kıyasla daha az olur. Örneğin: Tek kullanımlık pedler geri dönüştürülemez. Regl olan bir kadın hayatı boyunca (50 yıl) en az 10.000 adet tek kullanımlık ped kullanır. Bu ise sadece 5 adet silikon regl kabı anlamına gelir.
Bir kişinin tercihlerinde yapacağı küçük değişikler bile büyük miktarda plastik atığı azaltabilir. Siz de Sürdür Store ile değişimin bir parçası olabilirsiniz. Tek başına ne fark eder deme! Aslında çok fark eder!