ABD tarihinin en büyük yangınlarından birinden tam bir hafta sonra yemin ederek göreve başlayan Donald Trump, ikinci başkanlık dönemine dünya tarihine kazınacak kararlarla hızlı bir giriş yaptı. Ancak bu kararlar, yenilik ve ilerlemeden çok, doğanın kalbine fosil bir kazma vuracak gibi görünüyor. Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme kararı, çevre koruma politikalarını çöpe atan imzalar ve “sıvı altın” dediği fosil yakıtlar için yaktığı ışıklar, sadece ABD’nin değil, tüm gezegenin geleceğini tehdit ediyor.
Yokuş Aşağı Bir Koşu
Geçtiğimiz yıl, dünya tarihindeki en sıcak yıl olarak kaydedildi ve ortalama sıcaklık Paris Anlaşması’nın 1,5°C hedefini ilk kez aştı. Bu hedef, sadece sayısal bir sınır değil; felaketlerin, yok olan ekosistemlerin ve boğulan şehirlerin eşiği. Ancak Trump’ın politikaları, bu ince çizgiyi göz ardı ederek fosil yakıt üretimini artırmaya ve yenilenebilir enerjiye yönelik teşvikleri ortadan kaldırmaya odaklanıyor.
Sürdürülebilir Gelecek mi? Yoksa Fosil Bir Kâbus mu?
İklim değişikliğini bir ‘‘aldatmaca’’ olarak tanımlayan Trump’ın yeniden seçilmesiyle birlikte, Biden yönetiminin Enflasyonu Azaltma Yasası (IRA) gibi dönüm noktası sayılabilecek iklim politikalarının kaderi tehlikeye girdi. Elektrikli araçlardan çatı güneş panellerine kadar temiz enerji için sağlanan teşviklerin kesilmesi, ABD’yi bir enerji devriminden, kömür ve petrol dumanına geri sürükleyecek. Oysa bu yasalar, sadece çevre için değil, aynı zamanda ekonominin büyümesi için de bir sıçrama tahtasıydı.
Küresel İş Birliğine Darbe
ABD’nin Paris Anlaşması’ndan çıkması, dünyadaki diğer ülkeler üzerinde de zincirleme bir etki yaratabilir. Bu karar, uluslararası iş birliğini baltalarken, özellikle gelişmekte olan ülkelerin temiz enerjiye geçiş için ihtiyaç duyduğu finansmanı da kesintiye uğratıyor. Küresel karbon emisyonlarının %13’ünden sorumlu olan ABD’nin bu geri adımı, diğer ülkeler için de bir mazeret yaratabilir: "ABD yapmıyorsa biz neden yapalım?"
Geleceğe Dair Kara Bir Tablo
Trump’ın politikaları, iklim krizinin daha da şiddetlenmesine, okyanus seviyelerinin yükselmesine, milyonlarca insanın yerinden edilmesine ve ekosistemlerin geri dönülemez şekilde zarar görmesine neden olabilir. Bu sadece bir çevre krizi değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal krizlerin de tetikleyicisi.
Trump’ın “sıvı altın” hayranlığı, belki de dünyanın yeşil geleceği için en büyük tehditlerden biri. Ancak bu, mücadeleyi bırakmak için bir neden değil. Aktivizm, toplumsal baskı ve yenilikçi fikirler, iklim krizine karşı en büyük silahlarımız. Unutmayalım, gezegenimiz bir liderin kararlarına boyun eğmeyecek kadar güçlü ama her şeyden önce bunun için savaşmamız gerek.
Kaynaklar
https://www.iklimhaber.org/trump-abdyi-paris-iklim-anlasmasindan-cekiyor/
https://www.iklimhaber.org/abdnin-ikinci-kez-paris-anlasmasindan-cikmasinin-etkileri-sert-olabilir/
https://www.iklimhaber.org/yeni-trump-donemi-iklim-eylemi-icin-felaket-anlamina-gelebilir/
https://www.bbc.com/news/articles/c20px1e05w0o
https://time.com/7208955/trump-paris-climate-agreement-withdraw-impact/