Dünyanın %71'i suyla kaplıdır. Bu, yaklaşık 1.386.000.000 km3 suya sahip olduğumuz anlamına gelir. Bir milyar km3’ü geçen su miktarı, iyi bir haber gibi görülebilir ancak bunun %96.5’i tuzlu su şeklinde okyanus ve denizlerde bulunur. Oysa pek çok canlının hayatta kalmak için temiz ve tatlı suya ihtiyacı vardır. Fakat nüfus artışının yanı sıra küresel ısınma da içilebilir suya erişim imkanını kısıtlar. Dünya genelinde öngörülen su kriziyle baş etmek için ilk akla gelen, tuzlu su kaynaklarıdır. Peki, deniz suyu su krizine çözüm olabilir mi?
Giderek artan dünya nüfusunun 2050'de 9.7 milyarı göreceği tahmin ediliyor. 2022’de 8 milyara ulaşan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan su rezervleri gelecek için umut vaat etmiyor. Bunun ana nedenleri arasında tarımsal faaliyetler, küresel ısınma ve kirleticiler gelir.
Dünyadaki tatlı suyun yaklaşık %70'i tarımsal amaçla kullanılır. Nüfusla paralel şekilde artan gıda talebini karşılamak için yeni tarımsal alanlar açılır. Bunun sonucunda da üretimde kullanılan su miktarı artar. Tüketimin yanı sıra su kaynaklarını tehdit eden bir başka unsur da küresel ısınmadır.
Dünya genelinde yükselen sıcaklıklar sonucunda iklim ve hava koşullarında dengesizlikler yaşanmaya başlandı. Bazı bölgeler aşırı derecede yağış alırken bazıları kuraklıkla mücadele ediyor. Aşırı yağışlarla meydana gelen sel ve taşkınlar çeşitli kirleticileri su kaynaklarına taşır. Dahası yanlış yönetilen sanayi faaliyetleri ve tarımda kullanılan kimyasallar, telafisi neredeyse imkansız şekilde su kaynaklarına zarar verir. Bunların sonucu olarak tatlı suya ulaşmak gittikçe daha da güç hale geldi ve su krizi ortaya çıktı. Çözüm olarak Türkiye dahil pek çok ülke, deniz suyundan içme suyu elde etmeye başladı.
Deniz suyundan içme suyu elde etmek için yararlanılan farklı yöntemler vardır. Yaygın olarak kullanılan tuzlu suyu tatlı suya çevirme yöntemleri arasında ters osmoz, buharlaştırma ve yoğunlaştırma, elektrodiyaliz ve çok etkili damıtma yer alır.
Tuzlu suyun tatlı suya dönüştürülmesi su krizine tam bir çözüm sağlamaz. Öncelikle tuzlu suyu tatlı suya çevirme maliyeti çok yüksektir. Bu maliyetler arasında kurulum, işletme ve en önemlisi enerji yer alır. Deniz suyunu arıtmak için kullanılan enerjinin maliyeti, kıtlık ve çevre zararı şeklinde iki yönlüdür. Kıtlık yani enerji krizi sebebiyle enerji, pahalı ve zor bulunan bir kaynak haline gelir. Bundan daha maliyetli olansa enerji üretmek için kullanılan fosil yakıtların çevreye verdiği zararlardır.
Deniz suyundan içme suyu elde etmenin çevreye verdiği zarar, enerji konusuyla sınırlı değildir. Bu işlem için kullanılan bazı yöntemler zararlı kimyasallar içerir. Maalesef, tuz ve diğer atıklar genellikle denizlere boşaltılır. Dahası basınçla çekilen su ve arıtma sonrası çıkan atıklar doğaya, özellikle deniz canlılarına zarar verir.
Tuzlu suyun tatlı suya çevrilmesi zararları ile birlikte değerlendirilmelidir. Su krizinin çözümü için deniz suyunu arıtmak beraberinde yeni çevre sorunları getirir. Bu yüzden su krizi ve kuraklık ile mücadele kapsamında daha sürdürülebilir ve uzun vadeli stratejilerin uygulanması gerekir.